KIŞ LEZZETLERİYLE HASTALIKLARA GEÇİT VERMEYİN

KIŞ LEZZETLERİYLE HASTALIKLARA GEÇİT VERMEYİN

Kış mevsimi; soğuk hava ve artan hastalık riski ile birlikte gelirken sağlıklı beslenme alışkanlıkları bu dönemde daha da önem kazanmaktadır. Vücudumuzun soğuk hava koşullarına uyum sağlaması ve bağışıklık sisteminin güçlü kalması için doğru besinleri alması gerekmektedir. 

KIŞ LEZZETLERİYLE HASTALIKLARA GEÇİT VERMEYİN

Dengeli Beslenme ile Bağışıklık Sisteminizi Koruyun

Kış aylarında havanın soğumasıyla beraber bağışıklık sistemimizi korumamız için dengeli ve sağlıklı beslenmek büyük önem taşımaktadır. Özellikle hareketsiz yaşam tarzı, az su tüketimi, yüksek şeker ve karbonhidrat tüketimi hem bağışıklık sisteminin zayıflamasına hem de fazla kilo alınmasına neden olmaktadır. Kış mevsiminde yaz aylarına göre daha fazla kapalı ortamlarda vakit geçirildiği için hastalığa yakalanma riskimiz daha yüksektir. Tüm bu riskleri bağışıklık sistemini güçlü tutarak azaltmak mümkündür. 

Bağışıklık Sisteminin Dostu; B ve C Vitaminleri

Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için B ve C vitamininden zengin gıdalar ile beslenmeye özen gösterilmelidir. Mevsim meyveleri olan portakal, greyfurt, mandalina, kivi, nar, elma ve ayvaya günlük beslenmemizde 2-3 porsiyon yer vermemiz gerekmektedir. Bunun yanında kış ayının vazgeçilmez sebzeleri olan brokoli, Brüksel lahanası, ıspanak, pırasa, kereviz ve şalgam; magnezyum, K ve C vitamini açısından zengin besinlerdir. Lif açısından da zengin olan bu besinleri haftada 2-3 kez tüketerek kabızlık şikayetlerinin de önüne geçilebilmektedir.

Şerbetli Tatlı Yerine Sütlü Tatlıları Tercih Edin

Yüksek miktarda basit şeker tüketimi bağışıklık sistemine ciddi zarar vermektedir. Sık aralıklarla tüketilen şerbetli tatlı, bal, reçel ve çikolata immün sistemini zayıflatarak göbek çevresinde yağlanmaya sebep olmaktadır. Bundan dolayı tatlı isteğimiz olduğunda hem kalorisi düşük hem de besleyici olan muhallebi, keşkül, tavukgöğsü gibi sütlü tatlıların tercih edilmesi daha uygundur. 

Prebiyotik ve Probiyotikten Zengin Besinleri Sofranızdan Eksik Etmeyin

Her öğünün vazgeçilmezi olan süt/süt ürünleri aynı zamanda içeriğinde bulunan A, D, E, K, B vitaminleri ve probiyotik bulundurmaktadır. İkinci beyiniz olarak kabul edilen bağırsaklarımız sağlıklı olduğu sürece bağışıklığımız da güçlü olur. Bağırsaklarımızı probiyotikten ve prebiyotikten zengin besinlerle beslemeliyiz. Probiyotik besinler; Kefir, yoğurt, turşu, sirke, boza, tarhanadır. Prebiyotik besinler ise; Muz, elma, yaban mersini, brokoli, bezelye, pırasa, enginardır. Günlük beslenmemizde probiyotik ve prebiyotiklere mutlaka yer vermeliyiz.

Düzenli Balık Tüketimi ile Kalp Damar Sağlığınızı Koruyun

Balığın kış mevsimindeki vazgeçilmez rolü, içerdiği omega-3 yağ asitleri sayesinde sağlığımızı olumlu yönde etkilemesidir. Deniz ürünleri, özellikle balık, sağlıklı bir protein kaynağı olmasının yanı sıra omega-3 yağ asitleri bakımından da zengindir. Bu nedenle, haftada 1-2 kez balık tüketmek, bu değerli besin öğelerinden yüksek fayda sağlamak için etkili bir yöntemdir.

Balığı buğulama veya fırında pişirmek hem lezzetini korumakta hem de besin değerini muhafaza etmektedir. Bu pişirme yöntemleri, balığın içerdiği omega-3 yağ asitlerini kaybetmeden tüketilmesine olanak tanımaktadır. Bundan dolayı kış mevsiminde düzenli olarak balık tüketmek kalp damar sağlığını desteklemekte ve beyin fonksiyonlarını güçlendirmektedir.

Kış Aylarında Azalan Su Tüketimine Dikkat

Kış aylarında su tüketimimiz önemli oranda azalmaktadır. Vücudumuzda yer alan enfeksiyona bağlı virüsleri atabilmemiz için kışın 8-10 bardak su içmemiz gerekmektedir. Az su tüketildiğinde ödem, kabızlık, baş ağrısı, mide yanması, kuru ve soluk cilt sorunları ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Tüm bu sorunlara yer vermemek için her saat başı 1 bardak olacak şekilde ölçülü ve dengeli su tüketimine özen gösterilmelidir. 

Kontrolsüz Olarak Tüketilen Sıcak İçecekler Kalori Alımına Neden Oluyor

Soğuk havalarda sıcak içecekler daha fazla tercih edilmektedir. Özellikle sıcak çikolata, salep ve boza kontrollü tüketilmezse yüksek kalori alınmasına sebep olmaktadır. Sıcak çikolata, salep ve bozayı haftada 2 kez; siyah çay, bitki çayları ve kahveyi ise günlük olarak tüketmekte sakınca yoktur. 

Baharatlar ile Hastalıklara Karşı Doğal Kalkan Oluşturun

Baharatları günlük beslenme alışkanlıklarımıza dahil etmek, hastalıklardan korunmada etkili bir yöntemdir. Örneğin, yemeklerimize zencefil ve zerdeçal ekleyerek antioksidan ve anti-inflamatuar özelliklerinden faydalanabiliriz. Bu baharatları yaklaşık 1 çay kaşığı kadar kullanmak yeterli olacaktır.

Salatalarımıza ekleyeceğimiz sumak ve kekik ise hem lezzet artırıcı özelliklere sahiptir hem de bağışıklık sistemimizi destekleyen vitamin ve mineraller içermektedir. Ayrıca yemeklerimize eklediğimiz soğan ve sarımsak, doğal antibiyotik kaynakları olarak bilinmekte ve hastalıklardan korunmada önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, sofralarımızdan eksik etmememiz gereken bu besinleri düzenli olarak tüketmek sağlığımız için önemlidir.

Güneşsiz Günlerde D Vitamini Eksikliği

Kış mevsiminde güneşin daha az görünür olması nedeniyle D vitamini eksikliği sıkça karşılaşılan bir sağlık sorunudur. Bu eksiklik; kas ağrısı, uykusuzluk, depresyon belirtileri ve vücut direncinin düşmesi gibi çeşitli olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Bu nedenle, kış aylarında D vitamini seviyelerimizi kontrol etmek için düzenli tahliller yaptırmak önemlidir. Eğer eksiklik tespit edilirse uzman önerisi doğrultusunda takviye kullanımı bu dönemde sağlığımızı korumak adına önemlidir.

Bedensel ve Zihinsel Sağlığınızı Düzenli Spor ile Destekleyin

Kış mevsiminde düzenli egzersiz yapmak hem kemik ve kas gücünü koruma hem de vücut direncini artırma konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalara göre düzenli yürüyüş ve spor aktiviteleri, doğal bir ağrı kesici olan endorfin ve mutluluk hormonu olan serotonin seviyelerini artırmaktadır. Haftada 3 gün yapılacak 45 dakikalık bir yürüyüş, bu olumlu etkileri sağlamak için yeterli olmaktadır.

Kış aylarında sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için beslenme, spor ve stres yönetimi unsurlarının birbirini tamamlayan bir bütün olduğunu unutmamak önemlidir. Bu dengeyi düzenli bir şekilde koruyarak hem bedensel hem de ruhsal sağlığımızı en uygun seviyede tutmak mümkündür.